ödevimi yapıyorum

Kullanım örnekleri

ödevimi yapıyorum
Im doing my homework
icon arrow

doing

Phonetic: "/ˈduːɪŋ/"

Part Of Speech: verb


Definition: (auxiliary) A syntactic marker.


Definition: To perform; to execute.

Example: All you ever do is surf the Internet. What will you do this afternoon?


Definition: To cause, make (someone) (do something).


Definition: To suffice.

Example: it’s not the best broom, but it will have to do;  this will do me, thanks.


Definition: To be reasonable or acceptable.

Example: It simply will not do to have dozens of children running around such a quiet event.


Definition: (ditransitive) To have (as an effect).

Example: The fresh air did him some good.


Definition: To fare, perform (well or poorly).

Example: Our relationship isn't doing very well;  how do you do?


Definition: (chiefly in questions) To have as one's job.

Example: What does Bob do? — He's a plumber.


Definition: To perform the tasks or actions associated with (something).

Example: "Don't forget to do your report" means something quite different depending on whether you're a student or a programmer.


Definition: To cook.

Example: I'll just do some eggs.


Definition: To travel in, to tour, to make a circuit of.

Example: Let’s do New York also.


Definition: To treat in a certain way.


Definition: To work for or on, by way of caring for, looking after, preparing, cleaning, keeping in order, etc.


Definition: To act or behave in a certain manner; to conduct oneself.


Definition: To spend (time) in jail. (See also do time)

Example: I did five years for armed robbery.


Definition: To impersonate or depict.

Example: They really laughed when he did Clinton, with a perfect accent and a leer.


Definition: (with 'a' and the name of a person, place, event, etc.) To copy or emulate the actions or behaviour that is associated with the person or thing mentioned.

Example: He did a Henry VIII and got married six times.


Definition: To kill.


Definition: To deal with for good and all; to finish up; to undo; to ruin; to do for.


Definition: To punish for a misdemeanor.

Example: He got done for speeding.


Definition: To have sex with. (See also do it)


Definition: To cheat or swindle.

Example: That guy just did me out of two hundred bucks!


Definition: To convert into a certain form; especially, to translate.

Example: the novel has just been done into English;  I'm going to do this play into a movie


Definition: To finish.


Definition: To work as a domestic servant (with for).


Definition: (auxiliary) Used to form the present progressive of verbs.


Definition: To cash or to advance money for, as a bill or note.


Definition: (ditransitive) To make or provide.

Example: Could you do me a burger with mayonnaise instead of ketchup?


Definition: To injure (one's own body part).


Definition: To take drugs.

Example: I do cocaine.


Definition: (in the form be doing [somewhere]) To exist with a purpose or for a reason.

Example: What's that car doing in our swimming pool?

icon arrow

doing

Phonetic: "/ˈduːɪŋ/"

Part Of Speech: noun


Definition: A deed or action, especially when somebody is held responsible for it.

Example: This is his doing. (= "He did it.")

icon arrow

my

Phonetic: "/mi/"

Part Of Speech: interjection


Definition: Used to express surprise, shock or amazement.

Example: My, what big teeth you have!

icon arrow

homework

Phonetic: "/ˈhəʊmˌwɜːk/"

Part Of Speech: noun


Definition: Work that is done at home, especially school exercises assigned by a teacher.

Example: You must do your homework before you can watch television.


Definition: Preliminary or preparatory work, such as research.

Example: The speaker had certainly done his homework before delivering the lecture.


Definition: Housework.

Türkçe-İngilizce dosya Çevirmeni

İngilizce'den Türkçe'ye çeviri saniyeler sürer ve tek istekte bin kelimeye kadar çeviri yapabilirsiniz. İngilizce ve Türkçe dünyada çok yaygın dillerdir. İngilizceden Türkçeye çevirmenimiz, birinde uzman olup diğerini öğrenirken bu dillerin temel metinlerini öğrenmenize veya anlamanıza yardımcı olacaktır. Çeviri API'lerimiz İngilizce'den Türkçe'ye mükemmel çeviri sağlar, ek redaksiyon ile bu çeviriler hukuk, tıp ve diğer yüksek düzeyde uzmanlık alanları gibi görev açısından kritik alanlarda kullanılabilir. İngilizce'den Türkçe'ye çevirmen, çevirdiğiniz metnin doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlar ve selamlaşma, seyahat, alışveriş, sayılar ve diğer sınırsız sayıda ortak alan gibi sık kullanılan cümle ve kelimeleri çevirmek için idealdir.

Belki tercümanlık mesleğinde ustalaşmak istersiniz? Sitemizle eğitiminiz hızlı ve kolay olacak! Çevirmenler çeviri yaparken çeşitli becerilere ve materyallere ihtiyaç duyarlar. Çevirmenlerin genel özellikleri çevrilecek olan erek dile ve kaynak dile çok iyi hakim olmak, okuduklarını ve duyduklarını iyi anlamak ve iyi bir hafızaya sahip olmaktır. Fonetik, gramer ve cümlelerdeki kelime örnekleriyle birlikte kapsamlı bir kelime, deyim ve ifade kitaplığına sahip çevirmenimiz ilk kez kullanışlı bir materyal olarak kullanılabilir.Yukarıdaki giriş alanını kullanarak İngilizce-Türkçe sözlükte bir Türkçe terim arayın. İngilizce veya Türkçe arama yapabilirsiniz. İngilizce veya Türkçe aradığınız cümlenin çok fazla çevirisi varsa filtreleme seçeneklerini kullanarak sonuçları sınırlandırabilirsiniz. İngilizce-Türkçe sözlükte harfe göre ara. İngilizce-Türkçe sözlük, alfabeyi manuel olarak görüntüleme olanağı sağlar. Belirli kelimelerin çevirilerine bakmak ve bir cümle bağlamında ne anlama geldiklerini görmek için aşağıdaki bağlantıları da kullanabilirsiniz.Çeviri yazılımımızı diğer makine çevirmenlerinden farklı kılmak için çok yol kat ettik. Türkçe - İngilizce çevirmenimiz orijinal metnin anlamını ve cümlenin ana fikrini asıl amaçlandığı gibi korumak için tasarlanmıştır. Çevirmenimiz olabildiğince insandır. Ürünümüz en iyi gizliliği sağlar. Verilerinizi izlemiyor, satmıyor veya saklamıyoruz. Çevirileriniz size aittir. Transferler için kayıt ve ödeme gerekli değildir!